
DİKKATİMİZE NELER OLUYOR?
Merak ediyorum ! Bu yazıyı kaç kişi sadece başlıkları taramadan, başından sonuna kadar odaklanarak ve dikkat kesilerek okuyabilecek? Yanıtının “pek az” olduğunu varsayıyorum. Biliyorum ki son yıllarda her birimiz, dünyanın artan hızının okuma yeteneğimizi yok ettiği gerçeği ile sıklıkla yüzleşir olduk. Bu alanda çalışan bir akademisyen olarak yeryüzünde her yaş grubunda ve cinsiyette insanların odaklanma ve dikkat süreçleri olumsuz yönde değişip evrildiğini düşünüyorum.
Nedir Dikkat?
Dikkat (attention), ilgili olana odaklanmamızı ve ilgili olmayanı görmezden gelmemizi sağlayan bilişsel becerimizdir. Bir vurgulayıcı veya spot ışığı gibidir ve odaklandığımız şeyi öne çıkarır. Odaklanmak, dikkati sürdürmek, iç ve dış çeldiriciler ile dağılmadan devam etmek ve gerekli durumlarda ise dikkati kaydırabilmek dikkat kavramı içinde yer alan unsurlardır.
Yaklaşık bir asır önce William James (1890) “Psikolojinin İlkeleri” adlı eserinde "Neye dikkat edersen onu deneyimlersin" diye yazmıştır. Zihnin sistematik çalışmasında dikkatin başrolü o zamandan bu zamana hayli dikkat çekerek öğrenme, düşünme ve bilişsel işleyişin diğer yönleriyle ilgilenen birçok önemli kuramın ayrılmaz bir parçası olmuştur. Dikkatimizi çevremiz hakkında daha fazla şey öğrenmek, anılar oluşturmak ve görevleri yerine getirmek için kullanırız. Planlama, organize olma gibi yürütücü işlevler, bellek ve algı süreçleri dikkat ile yakından ilişkilidir. Ancak dikkat, hem kapasite hem de süre açısından sınırlıdır. Başka bir deyişle, yalnızca belirli bir süre boyunca belirli bir şeye odaklanabiliriz. Bu nedenle, dünyayı anlamlandırmak için dikkat kaynaklarımızı etkili bir şekilde yönetmenin yollarına sahip olmak önemlidir.
Bu yüzyılın başlarında çocuklarda dikkat üzerine yapılan sistematik araştırmalar yavaş ilerlese de, son yıllarda dikkatin gelişimsel olarak incelenmesine olan ilgi büyük ölçüde artmıştır. Uyarılabilme(allerting) erken bebeklik dönemlerinde aktiftir, ancak uyanıklık seviyesini içsel olarak sürdürme yeteneği geç çocukluk döneminde gelişir. Dışsal bir uyarıma yönelme yeteneği de yaşamın oldukça erken dönemlerinden itibaren mevcuttur ve dikkati kaydırma ve gönüllü olarak dikkati sürdürme ilgili özellikler ise daha sonra gelişir. Yürütücü dikkat ise beyin gelişimine paralel olarak yaşamın ilk yılının sonunda gelişmeye başlar ve okul öncesi yıllarda önemli olgunlaşma seviyesine ulaşır. Dikkat gelişimi genetik yatkınlıktan, eğitim ve sosyal deneyimlerden köken alan bireysel farklılıklara sahiptir.
Bireysel farklılıkların yanı sıra dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB ) başta olmak üzere nörogelişimsel bozuklar ve depresyon, kaygı bozuklukları gibi psikiyatrik tablolar dikkat ile ilgili yetilerimizi etkiler.
Yazımın bu bölümüne dek dikkat ile ilgili bir çerçeve oluşturmaya çalıştım. İlerleyen bölümlerde çağımızın bozukluğu olarak nitelendirilen ve adını sıkça duyduğumuz DEHB’yi ele almaya çalışacağım.
Dikkati yöneteme, aşırı hareketlilik, dürtüsellik : Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) çocukluk çağında başlayan ve yetişkinlikte de devam edebilen nörogelişimsel bir bozukluktur. DEHB’ nin temel belirtileri dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüselliktir. Kişi, dikkatini toplamakta zorlanabilir, unutkanlık yaşayabilir, görevleri tamamlarken zorlanabilir veya ani tepkiler verebilir. DEHB, dikkat eksikliği veya hiperaktivite sorunlarından daha fazlasıdır. En genel hali ile sonuçlarını düşünmeden eyleme geçme olarak tanımlayabileceğimiz olarak “dürtüsellik” DEHB’ ye sahip çocuk, ergen ve yetişkinlerde sık gözlenen bir sorundur. DEHB duyguları fark etme ve düzenleme güçlükleri ile seyredebilir. Tüm bu sorun alanları akademik becerileri, sosyal ilişkiler başta olmak üzere yaşamın birçok alanında yeti yitimi ile sonuçlanabilir.
Her ne kadar DEHB yeni bir durum gibi görülse de, odaklanma ve dikkat problemleri insanlık tarihi kadar eskidir. Günümüz DEHB tanısına uyan ilk tıbbi tanımlama, 1798'de İskoç doktor Sir Alexander Crichton tarafından “normalin üstünde zihinsel ve bedensel hareketlilik” olarak kaydedilmiştir. Ancak DEHB üzerine çalışmaların daha çok 20. yüzyılın başlarında başladığı dikkat çekmektedir. Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) tarafından " Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı " nın (DSM) ilk baskısı 1952 yılında yayımlandığında DEHB tanılar içerisinde yer almıyordu. DSM II (1968) de ise çocukluk veya ergenlik döneminde görülen hiperkinetik reaksiyon bozukluklarını ve organik beyin sendromu tanımlamaları ile yer aldı. Bu alanda bilimsel araştırmalar hızla arttı hatta DEHB çocuk ve ergenlerde en çok araştırma yapılan başlıklardan biri haline geldi. DEHB tanı kriterleri bilimsel verilere dayanarak güncellenerek tanı sınıflandırma sistemleri içinde yer almaya devam etti. En son kullanılan DSM 5 tanı sınıflamasına göre belirtiler en az 12 yaşından önce başlamak ve en az iki ortamda görülmek koşulu ile dikkatsizlik, hiperaktivite ve dürtüsellik alanlarında gözlenmelidir.
Belirtiler çocuğun içinde olduğu gelişim evresine, cinsiyete göre değişebilir. İlk belirtiler gebelik sürecinde dahi fark edilebilir. DEHB tanısı alanlar bebekliklerinde huysuz ve zor mizaca sahip çocuklar olarak tanımlanırlar. Dil ve motor becerilerin gelişiminde gecikme dikkat çeker. Yürümeye başladığında hiperaktivite baş edilmesi güç bir özellik haline gelir. Anaokulunda dikkat sorunları, sabırsızlık, arkadaşlık ilişkilerini sağlıklı sürdürememe, oyun aktivitelerini düzenlenmede güçlük öğretmenlerden bize aktarılan en sık yakınmalardır. Okul çağından itibaren dikkat/hiperaktivite- dürtüsellik alanında yaşanan belirtilerin başlıcaları aşağıda özetlenmektedir. En sık gözlemlenen belirtiler aşağıda özetlenmektedir.
Dikkat Eksikliği Belirtileri
Dikkat süresinin kısa olması ve kolayca dikkatin dağılması
Okul ödevlerinde dikkatsiz hatalar yapmak
Unutkan olmak veya eşyalarını kaybetmek
Sıkıcı veya zaman alıcı görevleri sürdürememek
Yönergeleri dinleyemiyor veya yerine getiremiyor gibi görünmek
Sürekli aktivite veya görev değiştirmek
Görevleri organize etmekte zorluk çekmek
Hiperaktivite ve Dürtüsellik Belirtileri
Özellikle sakin veya sessiz ortamlarda hareketsiz oturamamak
Sürekli kıpırdanmak
Aşırı fiziksel hareket
Aşırı konuşma
Sırasını bekleyememek
Düşünmeden hareket etmek
Konuşmaları kesmek
Tehlike duygusunun az olması veya hiç olmaması
Yaşla birlikte hiperaktivite semptomları azalırken dikkat eksikliği semptomları daha kalıcı olabilir. Ergenlik döneminin temel özelliği olan dürtüsellik DEHB özellikleri ile birleştiğinde riskli davranışların sıklığı daha artabilir. DEHB erişkinlik döneminde de sürebilir. Erişkinler kaygı sorunları depresyon gibi duygudurum bozukluğu semptomlarına daha yatkın hale gelirler. Madde bağımlılığı ve mali zorlukların yanı sıra daha yüksek suç oranları ve hatta araba kazaları da DEHB ile ilişkilendirilmiştir.
DEHB görülme sıklığı artıyor mu?
Bilimsel veriler ve klinik gözlemlerim bu soruyu “ Evet “ olarak yanıtlamamı gerektiriyor. Uzun bir süre çocukların %5 ila %6'sının DEHB olduğu varsayılıyordu. Ancak klinik oranlar genellikle daha yüksektir. Amerikan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi, 2022'de çocuklarda DEHB yaygınlığı %11,4 olarak belirlemiştir. Bu rakamlar ABD'de 3 ila 17 yaş arasındaki her 9 çocuktan yaklaşık 1'nin DEHB teşhisi aldığını göstermektedir. Ülkemizden verilerde bununla uyumludur. Gerçekten DEHB etkileri gittikçe artan bir halk sağlığı sorunu haline gelmektedir diyebiliriz.
Peki, bu artışın nedenleri nelerdir? Gerçekten DEHB mi artıyor, yoksa farkındalık mı yükseliyor?
Günümüzde aileler, öğretmenler ve sağlık profesyonelleri, DEHB belirtileri konusunda geçmişe göre daha bilinçli hale gelmiştir. Eskiden “yaramaz çocuk” ya da “dalgın öğrenci” olarak görülen çocuklar, artık erken dönemde fark edilip bir uzmana yönlendirilmektedir. Psikiyatri ve psikoloji alanındaki gelişmeler sayesinde tanı kriterleri daha iyi anlaşılmakta ve bu durum DEHB tanılarının artmasına yol açmaktadır. Diğer yandan artık çocuklar, uzun süre ekran karşısında vakit geçirmektedir. Telefon, tablet ve televizyon gibi cihazlar, hızlı akan görüntülerle çocukların dikkat süresini olumsuz etkileyebilir. Sürekli değişen uyaranlara maruz kalan çocukların, geleneksel öğrenme ortamlarında odaklanma süreleri kısalabilmektedir. Bu durum, DEHB belirtilerine benzer davranışların ortaya çıkmasına neden olabilir. Pandemi süreci ile yaşanan sosyokültürel değişimler DEHB pandemisini tetikliyor görünmektedir.
DEHB tanılarındaki artışın birçok sebebi olsa da, bunun yalnızca DEHB olgularında ki gerçek bir artıştan değil, aynı zamanda farkındalığın artmasından ve tanı süreçlerinin gelişmesinden kaynaklandığını söylemek mümkündür. Ebeveynler olarak çocuklarımızın sağlıklı gelişimi için onları iyi gözlemlemek, gereksiz etiketlemelerden kaçınmak ve gerekirse bir uzmandan destek almak büyük önem taşımaktadır.Unutmayalım ki, her hareketli çocuk DEHB’li değildir ve her dikkat sorunu olan çocuk tedaviye ihtiyaç duymaz. Ancak doğru zamanda fark edilen ve uygun şekilde desteklenen çocuklar, potansiyellerini en iyi şekilde ortaya koyabilirler.
Kaynaklar
Rueda, M. Rosario, et al. "Development of attentional networks in childhood." Neuropsychologia 42.8 (2004): 1029-1040.
Hale, Gordon, ed. Attention and cognitive development. Springer Science & Business Media, 2012.